top of page

MY  BOOKS

Anchor 1
normandiya.yolcusu.cover.1600x2560RGB.jp
Normandiya Yolcusu

Normandiya Yolcusu (Eng: Normandie Passenger) is a book of six radio dramas displaying comedy and crime genre.  

The first play which names the book is about a poor couple who one day receives an email stating they've won 1,000,000 usd lottery from USA. Will their marriage survive a lot of money?

Anchor 2
Ä°ki Renkli Muhallebi

Hayatınızı bir tatlıya benzetseniz hangisi olurdu? Ela'nınki iki renkli muhallebiyi andırıyor. Farklı iki tat, sırt sırta vermiÅŸ bir arada. Tıpkı annesi ve babasıyla sürdürdüÄŸü iki farklı yaÅŸam gibi. Ne yaparsınız, bazen ikiye bölünüverir sevdiÄŸiniz ÅŸeyler. Ancak hala lezzetlidir tadını çıkartmayı bilirseniz.

_Ä°ki_Renkli_Muhallebi_Kapak.jpg
Anchor 3
kabusname.cover.1600x2560RGB.jpg
Kabusname

"Yavrumun gönül kapısının önünde durup, açılması için diller dökmüÅŸsün. Sana kalbinde yer açmış, seni buyur etmiÅŸ, sana alın terinden masalar kurmuÅŸ, incecik kadehlerde sevgisini ikram etmiÅŸ. Önüne ne konduysa düÅŸünmeden yemiÅŸ, içmiÅŸsin. Seni ÅŸefkat döÅŸeklerine yatırmış, üstüne atlas yorgan sermiÅŸ sana aÅŸk-ı dünyam demiÅŸ. Kollarında uyurken saçlarını okÅŸatmışsın, saçlarını okÅŸamış. Nefesini dinletmiÅŸsin, nefesini dinlemiÅŸ. Sana sarılıp masallar anlatmış. Onunla uyurken dinlenmiÅŸ, güçlenmiÅŸsin.

Yüceler yücesi seni bize cehennemin esfel-i safilinden göndermiÅŸ.

Neden!"

Sherlock Türkiye'de

Behçet Çelik, Åžebnem Ä°ÅŸigüzel, Hakan Bıçakcı, Gaye BoralıoÄŸlu, Bahri Vardarlılar, Zeynep Rade, Pelin Buzluk, Ä°brahim Yıldırım, Mevsim Yenice, Ömür Ä°klim Demir ve Seçkin Erdi yazdıkları öykülerde Sherlock Holmes’u farklı yolculuklara çıkarttı.
Edebiyatın gelmiÅŸ geçmiÅŸ en “canlı” kahramanı. Gerçekten yaÅŸadığına inanıldı, kitapta geçen Londra sokağı yıllar içinde neredeyse “kutsal” bir yer oldu, defalarca filme uyarlandı, milyonlarca insan tarafından izlenen dizilere konu oldu, metinleri sürekli yeniden üretildi. Sherlock Holmes halen edebiyattan dünyaya sızmış çok gürültülü bir fenomen.

SHERLOCK%20KAPAK_edited.jpg
Anchor 4
Yeniköy'de Bir Yalı

1913 senesinin ilkbaharında Halit PaÅŸa ve ailesi yalılarına yerleÅŸtiler. O vakitler yalı renklerinin anlamları vardı. Müslümanların yalılarını kızıl veya kırmızıya, gayrimüslimlerinse sarı, bej ya da kahverengiye boyaması makbuldü. Halit PaÅŸa bu hususun farkına yalıyı aldıktan sonra varmıştı.

Kendisi bir devlet memuru olarak elbet evini kırmızıya boyamalıydı ama ya maliyeti? Paracıklarının daha ilk günden kuÅŸ olup uçacağını düÅŸündükçe sıtma tutmuÅŸçasına üzerine bir üÅŸüme geliyor, zangır zangır titriyordu. Teferruatlı hesaplardan sonra pek münasip bir neticeye vardı! Yalı beyazdı ya, iÅŸte bu sebepten ona milliyetçiliÄŸinin sembolü bir isim koyacaktı. Çok düÅŸünmeden Bâb-ı Âli’deki tabelacının yolunu tuttu. Tabelacı iÅŸini bitirip teslim ettiÄŸinde, iki kalın camın arasına yazılan yazı caddenin karşısından okunuyordu.

Allaturca.

YENIKOY DE BIR YALI KAPAK.jpg
Anchor 6
Anchor 7
23,5 Derecenin Sırrı : Güney Afrika'ya Yolculuk

Haydi toplanın! Ä°lker’le birlikte yolculuÄŸa çıkıyoruz. Güney Afrika kazan biz kepçe gezeceÄŸiz. Ä°lker bavuluna hangi giysilerini koysa acaba? Mayosunu alsa mı yanına? Siyah beyaz atkısı deri ceketiyle çok yakışır. Babasının deri eldivenlerini de koydu mu bu iÅŸ tamamdır.

 

Ä°ÅŸte böyle baÅŸlar Ä°lker’in macerası… Yanına alacağı her ÅŸeyi özenle seçip bavulunu hazırlamıştır. Eyvah! Uçaktan iner inmez Ä°lker büyük bir ÅŸaÅŸkınlık yaÅŸar. Çok büyük bir yanlışlık yapmıştır! Bavulunda getirdiÄŸi hiçbir giysiyi giyemeyecektir. Bütün bunlar 23,5 dereceyle ilgilidir. Ama Ä°lker kararlıdır. 23,5 derecenin sırrını çözmeden Güney Afrika’dan dönmeyecektir…

23,5.jpeg
A Naïve and Sentimental Baker

Strangely enough, my mother kept going to the gold days. Unlike others, she didn’t have a recipe to swap or a mother-in-law to gossip about. I don’t remember her once talking about her family or about her in-laws. But I do remember the variety of cakes that we were given at the end of every gold day:  pound, marble, feta & dill, tahini, chocolate, sponge, carrot. Back then nobody in our region had heard of cheesecake or brownies, merengue, tiramisu or apple pie. At this point my mother would accept a common sponge cake any day. And she’d be grateful if somebody brought something. Because she wasn’t the ambitious type, she was far from being passionate, had no desires for anything. She was a free soul, an untameable individual and wouldn’t budge over a labour of love.

 

Come to think of it, my mother was born in the wrong place and in the wrong gender.

cake1.jpg
Anchor 8
bottom of page